12 Kasım 2010

TATİL



BLOG YAZARIMIZ SENELİK İZNİNİN BİR BÖLÜMÜNÜ KULLANDIĞI İÇİN YAZILARINA BİR SÜRE ARA VERMİŞTİR !


Hep bunu yazmak istemiştim bugüne kısmetmiş hahahahahahaha :)

İşin dalgası bir yana hakikaten bir süre yokum, kendime bir tatil planı yaptım ve 13 Kasım 2010 tarihinden itibaren uygulamaya koyuyorum

13 Kasım Cumartesi sabahı Atatürk Havaalanındna direkt uçuşla akrabalarımın yanına Kosova'ya gidiyorum...

13-14-15 Kasım Priştina - Prizren de geçirdikten sonra ülke değiştirip Makedonya'ya geçiyorum.

16 Kasım Üsküp'ü gördükten sonra 17 Kasım'da tatilimin 3. ülkesi Arnavutluk'un başkenti Tiran'a gidiyorum.

Ey Tanrım bana 3 tane 3 de yetmez 4 tane diyerek 4. ve son ülke olan Hırvatistan'a geçiyorum.

18-19 Kasım'da Adriyatik'in gelini olan Dubrovnik'te geçiriyorum. 19 Kasım'ın şöyle bir özelliği ve güzelliği var. Banan Yunancayı öğreten , çok ama çok hayranlık duyduğum sanatçı Ziynet Sali'nin Dubrovnik'te sahne alacağı geceye katılıyorum. Ziynet Sali , ekibi ve o gece orda olacak tüm seyircilerle birlikte çok eğleneceğimizi düşünüyorum.

20 Kasım sabahı Zagreb 'e geçip 1 gün 1 gece Zagreb'te kaldıktan sonra 21 Kasım'da İstanbul'a dönüyor oluyorum.

Ben şimdiden yoruldum ! :)

Hepinizin Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum...

Sevgilerimle...

3 Kasım 2010

Evlilik !





Bu Cumartesi düğünümüz var...

En yakın arkadaşım evleniyor ! 6 Kasım akşamı üniversiteden beri yani 10 yıllık arkadaşımı, dostumu, kankamı evlilik sandalına bindirip peşinden bir de el sallayıp düğünden döneceğim.

Kendisiyle eskisi gibi görüşemeyeceğimiz bir gerçek... Evli çiftler evli çiftlerle görüşür hele de çocuk oldu mu çocuklu aileler çocuklu ailelerle görüşür, gayet normal! Anormal olan evli adamların bekar arkadaşlarıyla görüşünce bu durumu “tü kaka” olması. Sanırım kadınlarımız, bekar arkadaşlar evli erkekleri her an yoldan çıkarıp çapkınlığa müsait kıvama getirir diye korkuyor... Ne büyük güvensizlik!

Evlilik evlenen için güzel olabilir ama kalan bekarlar için sinir bozucu...

Ben kendimi hala 20’li yaşlarımın başında deli dolu o çılgın çocuk sanayım ama yaşın ilerlediğini işte çevre bu şekilde hatırlatıyor. Düğünde yine klasik muhabbetler, darısı başınalar, ee sen ne zaman evleniyorsunlar olacak. Düğün allhtan bir aile düğünü değil ve kendi aile mensuplarım, yıllardır görmediğim yakın uzak akrabalar olmayacak ama yine de mutlaka ortak çevremizden insanlar darıyı başıma kakacaklar.

Ne karışırlar acaba? Evlenmek nasıl bir özgürlükse bekar kalmak da öylesi bir özgürlük değil midir? Çevremiz neden bizi zorlar ? Vakti gelirse olur olmazsa da olmaz anlayışı ülkemizde neden yaygın değildir?

Beni bileniniz bilir huyum kurusun biraz gezmeye tozmaya düşkünüm. Şu dünyada sorumlu olduğum tek canlı da kendim olduğum için (bir kedim bile yok) “paşa” gönlüm nasıl isterse öyle davranıyorum. İşten çıkıp sporuma sporda çıkıp dışarıya bir şeyler içmeye gidebiliyorum. Eve 00,00 da gittiğimde “nerde kaldın” diyen yok! Geç kalınca “ Ne zaman geleceksin” diyen yok! Oturma odamı istediğim gibi dağıtım mutfağımı istediğim gibi pis bırakabiliyorum (pis bir insan değilim tabi ki ama özgürüm hehe)

Birbirlerini çok seven, aileleriyle yaşadıkları için çok sık bir araya gelemeyen ve birlikte olmak için tek yol olarak evliliği seçen insanlara tabi ki sözüm yok, bu şartlar gereğiyle evlenmeleri gayet normal. Ama benim öyle bir durumum yok! Yalnız yaşıyorum ve evimde istediğim zaman istediğim kişiyi ağırlayabiliyorum.

Şimdi sorarım size hayat kime güzel?

Yaşlanınca yalnız kalmamak ve sırf bu yüzden “bir bakanım” olsun diye çocuk yapanları ayrıca kınıyor ve onları çok bencil buluyorum. Uzun vadede hepimiz ölmüş olacağı kabul, annemiz,babamız, yakınlarımız elbet günü gelince bu hayattan ayrılıp bizi yalnız bırakacakalr bu da bir gerçek ama yalnız kalmamak adına evlenmek çok saçma.

Evliliği benim için tek cazip kılan şey çocuk... Çocuk çok istiyorum, tabi ki eğer ona sağlıklı ve kaliteli yaşama şartları sağlayabildiğimde, boşanma ihtimalinin minimum olduğu bir annesi olacağına inandığımda o çocuğa sahip olmak en mantıklısı değil mi?

Evlilik üzerine daha çok şey söylenebilir ama şu anda gündemimiz şudur ki grubumuzdan geriye kalan bekar arkadaşlar olarak acımız büyük ! Arkadaşımızı everiyor ve kendisini kaybediyoruz. Rakı kadehlerini birbirine vura vura söyleyeceğimiz iç parçalayıcı şarkımız bile belli şimdiden:

Ah be kanka,


“Seni biz, ellerin olsun diye mi sevdik?”